ERMENİ DİASPORASI ve MAŞALARI

15 Aralık 2018


      10 Aralık 2018 tarihli Ermeni Haber Ajansı, Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan’ın “Soykırım Suçuna Karşı” Global Formu’nda ki konuşmasını yayınladı. O konuşmanın bazı bölümlerini bilgilerinize sunuyorum:

      “İnsanlık tarihinin binlerce yıl süren zaman zarfında hem aydınlık zaferleri hem de var olan kötülüğün kanıtı niteliğinde olaylar yaşandı.  Siyah ve beyaz, aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele devam ediyor.” “Ninem Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan zengin bir aileden geliyordu ve soykırım başladığında her şeyini bırakıp gitti. Ben daha gençken bana hikâyesini anlatıyordu. Her şeyi bıraktıklarını, yanlarına elbise ve altın bile alamadıklarını söyleyerek kendisi için en değerli iki şeyi yanına aldığını ifade ediyordu. Bunlardan birinin İncil diğeri de oğlunun olduğunu söylüyordu. Bu iki değer için hayatını vermeye hazırdı kendisi.  Maalesef oğlunu Eçmiyadzin yolunda kaybetti, fakat İncil’i getirebildi. Şimdiye kadar o İncil duruyor ve 450 yıllık bir tarihiyle birlikte kaybolan, büyümeyen, sanat, kültür, siyaset ve başka alanlarda katkıda bulunmayan, çocuk ve torun sahibi olmayan bir çocuğun hatırasını yaşatıyor.” “Soykırımdan 103 yıl sonra Ermeniler aydınlık ve iyiliğin galip gelmesini tüm dünyaya ispat ettiler ve Ermenistan Cumhuriyetiyle Ermeni halkının var oluşu bunun en iyi ispatıdır” diyor.  

      Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, öncelikle insanlık ayıbının ne manaya geldiğini, KATİL Robert Koçaryan ve halefi olduğu Serj Sarkisyan’dan dinlemeli, HOCALI KATLİAMININ nasıl yapıldığını, “aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele devam ediyor” derken onlardan devraldığı  hangi vahşete soyunacağını da açıklamasını beklerdim…! Birilerinin Armen Sarkisyan’a iletmesi dileğiyle YÜZ ÜÇ yılı değil, BİN ÜÇ yılı hatırlatmak istiyorum:

     Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914 toplam nüfusu 18.520.016 dır. Bu istatistik, ülkenin Anadolu, Rumeli ve Suriye bölgelerini kapsayacak şekilde ve 1914 senesinin idarî yapısına göre düzenlenmişti. Etnik gruplara göre bu dağılımda,  Ermeniler; 1.161.169, Ermeni Katolikler 67.838, toplam 1.229.007 nüfusa sahipti.[1] Söz konusu rakam Kemal Karpat tarafından da 1.234.671 olarak verilmektedir.[2]

Farklı Kaynaklara Göre I. Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nde Ermeni Nüfusu;

İstatistik Yılı             Yazar                                      Osmanlı Ermenileri

1892                          Vital Cuninet                         1.475.011

1896                          Felix Weber                           1.000.000

1901                          H.F.B. Lynch                           1.325.246

1901                          Ludovic de Constenson       1.383.779

1910                          Encyclopedia Britannica      1.500.000

1913                          Ermeni Patrikhanesi             1.915.651

1913                          Ludovic de Constenson        1.400.000

1914                          Daniel Panzac                         1,5-1.600.000

1914                          Justin McCarty                       1.698.303

1914                          Osmanlı Nüfus Sayımı           1.234.671

1914                          Stanford J. Shaw                     1.294.851

1914                          David Magie                            1.479.000 [3]

 

      Son verilerle  1914 yılı değerlendirmelerinin ortalamasını alacak olursak, 1.441.365 Ermeni nüfusunun en sağlıklı sonuç olabileceğini, kabullenebiliriz. (Ludovic de Constenson rakamlarının ortalamasını aldım)  Buradan hareketle, Ermeni Diasporası ve onun maşalarının iddia ettikleri 1.500.000 ve üzerindeki Ermeni nüfusu doğru değildir.

       Neden doğru değildir?

      Anadolu’nun özellikle doğu bölgesinde yaşayan Ermenilerin, Bizans döneminden başlayarak nasıl tehcir edildikleri, Kafkasya ve Batı Anadolu’ya nasıl göçe zorlandıkları bilinmektedir. 1000-1030 Bizans zulmü,  1225-1337 Moğol istilası, 1519 da başlayan Celali isyanı,  Ermenilerin, Balkanlara kadar süren göçlerinin nedeni olmuştur. 1552-1920 Ermenilerin sistemli/planlı Kafkasya’ya göçleri de bütün açıklığı ile bilinmektedir.

      Ermeni bilim adamlarından Parsamyan, Pogosyan ve Arutyunyan’nın onayladığı, Z. Balayan’ın “Ocak” adlı kitabında; 1828 tarihli “Türkmençay Antlaşması” olmasaydı, Griboyedov ve Abovyan olmasaydı, Rus askerleri olmasaydı, bugün çağdaş köy ve şehirlere çevrilmiş yüzlerce yeni Ermeni ocağının da olmayacağını, sadece son on yılda buraya İKİ YÜZ BİNDEN çok Ermeni’nin göçtüğünü vurgulamaktadır. Rus tarihçi V.L. Veliçko; “Ermenilerin Kafkasya’da köklü bir halk olmadığını, Türkiye ve İran’dan gelen mülteciler olarak 19. Yüzyılın birinci yarısında burada görünmeye başladıklarını bütün Kafkasya biliyor.” Diğer bir Rus tarihçi N.İ.Şavrov; “1908 yılında Kafkasya’da yaşayan 1 milyon 300 bin Ermeni’den BİR MİLYONU, 1828 yılından sonra İran ve Türkiye’den Kafkasya’ya göç ettirilenlerdir” diyor. Batılı tarihçilerden Raulinson ve Lenorman; “Ermeniler URARTU adını haksız yere sahiplenmiştir ve geçmiş ‘Büyük Ermenistan’ı haksız yere kendi ezeli vatanları olarak kabul ediyorlar” demektedir.

      Amerikalı bilim adamı Justin McCarty; “1877-1878 Savaşı’nda, Rusların Kars-Ardahan bölgesini işgal ettiği ve Müslümanları kovarak onların yerine YETMİŞ BİN Ermeni’yi yerleştirdiğini” kaydediyor. “1895-1896 yıllarındaki olaylarda ise yaklaşık ALTMIŞ BİN Ermeni Kafkasya’ya yerleştirilmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında göç dengeli şekilde sürmüş, Doğu Anadolu’dan DÖRT YÜZ BİN Ermeni Kafkasya’nın dört yüz bin Müslüman nüfusuyla yer değiştirmiştir. 1828-1920 yıllarında Azerbaycan’a BEŞ YÜZ ALTMIŞ BİN Ermeni göç ettirilmiştir.”[4]

      Bu noktaya tekrar dönmek üzere, bizim Ermeni Diasporası YALANLARINI ortaya koyduğumuz tarihi belgeleri yeterince tarih disiplini içerisinde veremediğimiz bir yana, hedef mecra konusunda da eksikliğimiz, yanlışlığımız bulunmaktadır. İddia edilen  “SÖZDE” Ermeni Soykırımı’nın başlaması, sonuçlanması noktasında ilk derece figüran olan Rusya daima gözden uzak tutulmuştur. Bilmekteyiz ki günümüzde en büyük Ermeni nüfusu Rusya’da bulunmaktadır. Burada yepyeni bir sayfa açmamız gerekmektedir. Rusya ile mevcut ve de yükselen ilişkilerimiz, bize bu zemini hazırlayacak kadar olgunlaşmıştır.

      Tarih, yukarıda ifadeleri verilen tarihçilerden çok daha fazlasını söylemektedir. Çar Rusya’sının himayesi altında bir Ermeni devletinin yaratılması, aynı zamanda Ermenilerin İran ve Türkiye’den Rusya’nın işgal ettiği topraklara göç ettirilmesinin rastlantısal bir olay olmadığını, Ermeni-Rus ilişkilerinin doğal sonucu olduğunu gösterir.

      Ermeni-Rus ilişkileri Çar Rusya’sının, Kazan (1522) ve Astrahan’ı (1556) işgali ve Türklerle savaşlar aracılığıyla (1635-1639, 1711, 1768-1774, 1787-1791 vb.) genişlemiş ve onun Hazar sahilindeki toprakları istila etme girişimleri ile daha da güçlenmiştir.[5]

      Nüfus meselesine dönecek olursak; bazı Rus kaynakları X.-XI. Yüzyıldan itibaren Ermeni tüccar ve seyyahların Rusya’ya (Kiev)geldiklerini göstermektedir. Söz konusu Ermeni göçü, XIII. Yüzyıl başlarında tekrar hareket kazanmış, Rusya’nın güney bölgelerine, aynı yüzyıl ortalarında devam eden göçle Lvov’da Ermeni mahallesi kurulmuştur. Yine XIII. Yüzyılda Ermeniler Kırım/Yazloveç’e yerleşmeye devam etmiş, burada Aziz Bogorodiç Kilisesini, Balagoveşenya saat kulesi ve Aziz Grigor Manastırını inşa etmişlerdir.  XIV. Yüzyılda Ermeni göçü yönünü Moskova’ya çevirmiş, Rusya’dan Lvov’da kilise kurmak için izin almışlardır.

      XV. Yüzyıl ortalarında Letonya Prensi IV. Kazmir’den aldıkları ayrıcalık, XVI. Yüzyılda, Rusya’nın güneyinde; Volını-Luçk, Viladimir, Tismeniç, Gorodenk, Obertin ve Stanislav yerleşmeleri devam ederken Moskova panayırlarında ticaret evleri kurmuş, XVII. Yüzyıl Rusya’sında ekonomik ağırlıklarını artırmışlardır.

       1659-1667’de Rus Çarının Ermenilere sağladığı kolaylık doğrultusunda Astrahan’da yoğunlaşmışlardır. 1695’de I. Petro’nun Çar ilân edilmesinden sonra Rusya’nın dış siyasetinde Kafkasya büyük bir önem kazanmaya başlamış, I. Petro, İran Şahından Ermenilere kolaylık sağlanmasını istemiş, 1708’den itibaren Petersburg’a gelmeleriyle burada örgütlenmeleri devam ederken, 22 Mart 1711’de ayrıca Ermenilerin ticari imkânları artırılmıştır.

      18 Temmuz 1722’de I. Petro Astrahan’dan Derbent üzerine yürüyerek 15 Ağustos 1722’de Derbend Kalesi’ni İmam Kulu Han’dan teslim almıştır.  1738’de Şuşa Ruhani Okulu’nun açılması ile İsrael Ori’nin I. Petro’dan talepleri ise başka bir yazının konusudur. 17 Eylül 1746’da Astrahan’da vergiden muaf tutulmuşlar, millî Ermeni kolonisini oluşturmuş, Kizlyar Kalesi civarında özellikle ticari etkinlikleri çoğalmıştır.

      I. Petro’nun yarım kalmış politikasına Katerina devam etmiştir. Petersburg’da doğu dillerini bilen Ermeniler devlet tarafından tercüman olarak kullanılmış, Rusya-İran devlet misyonun da görev alan İ.L. Lazarev’in etkinliği dikkat çekerken, II. Katerina’nın danışmanı olmuş,  1774’de asilzade unvanı almıştır. XVIII. Yüzyılda Stavropol’da Ermeni kolonisi ticari gelişme sonucunda ortaya çıkmış, 1777’de Stavropol’da ki Ermeni topluluğuna yeni katılımlar olmuştur.

      1801’de Doğu Gürcistan ve 1804’de Azerbaycan Rusya tarafından işgal edilmiş, Kafkasya’ya yerleşilen dönem 1824’de Tiflis Nersisyan okulu açılmış, Çarlık Rusya’sı 1826-1828 Türk-Rus savaşında Rusya Erivan Hanlığını da işgal ederek geçici Erivan yönetimini kurmuş, Osmanlı ve İran topraklarından 140.000 Ermeni köylüsünü Erivan Hanlığı ve çevresine yerleştirmiş, 1832’de Erivan Bölge Okulu açılmıştır.

      1835’de Stavropol Kilisesi başkanlığına Petro Serafimoviç  getirilmiş, 1836’da ahşap olarak yapılan kiliseye Surb Grigor Lusavoriç adı verilmiştir. 1842’de Patkanov tarafından Ermenice ilk kitap yayınlanmıştır. Yine 1842’de Kazan, 1849’da Petersburg Üniversitesinde Ermeni dili ve edebiyatı fakülteleri açılmıştır. XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren 1863’de Vasis, Araks, 1903-1904 de Arçunkur gb. Ermeni gazeteleri yayınlanmıştır.

      Bolşevikler tarafından Rusya Genel Meclisi’nin Kafkasya üyeleri 23 Şubat 1918’de “Mâverây-ı Kafkas Komiserliği’ni kurmuşlardır. Anlaşmazlık sonucu 22 Nisan 1918’de “Kafkasya Bağımsız Federe Devleti” n de de anlaşmazlıkların devam etmesi üzerine, 26 Mayıs 1918 Gürcistan, 28 Mayıs 1918 de Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilân ettiler. 1920’de Ermenistan Bolşevik Rusya’sı tarafından işgal edildi. Ermenistan 1922’de Kafkasya Federasyonu’na 1931’de ise SSCB ne katıldı[6]

      Aşağıda, Ermeni Diasporası ve onun YALANLARINA maşalık yapanların anlaması için, 1922 de GİZLİ kaydıyla arşivlenen ve 5 Mayıs 1961 tarihinde gizliliği kaldırılan, Ermenilerin 1921 yılındaki dağılımını gösteren İstanbul İngiliz Elçisi Raporu’nu bilgilerinize sunuyorum. Bu rapor savaş sırasında Ermenilerin İMHA DEĞİL göç ettirildiğini gösteren en önemli verilerdendir. Kafkasya da görünen Ermenilerin 400.000 kadarı Anadolu’dan göçmüş olan Ermenilerdir. Suriye ve Balkanlarda bulunan 400.000 kadar Ermeni de yine göçmüş olan Ermenileri göstermektedir. Böylece 1914 Osmanlı istatistiklerindeki Ermeni nüfusuna ulaşılmış olur.[7]

      ABD, Kıbrıs, Lübnan, Marsilya vd. ülkelere yapılmış göçler herhalde yok sayılmayacaktır!...

      Yıllar boyunca planlı/plansız devam eden bu göçlere rağmen, nasıl olup da 1.500.000 Ermeni’nin öldürüldüğü iddia edilebilir? Anadolu nüfusunun %8’i, %92 nüfusuna emperyalist güçlerin yardım ve kışkırtmasıyla ham hayale kapılarak MEZALİM uygulayacak, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması için her melaneti yapacak, sonrada sözüm ona masum Ermenilere Türkler “SÖZDE” soykırım yapmış olacak!...  

    Biraz insaf…

      Ermeni Diasporasının maşa olarak kullandığı her kesimin iddia ettiği rakamları, yazarak lütfen ayrı ayrı hesaplar yapınız. İsterseniz Ermeni Patrikhanesi’nin verdiği 1.915.651 rakamını, isterseniz önerdiğim 1.441.365 rakımını alınız.  Söz konusu bütün Anadolu’da nüfusun %20 sinin her ne sebeple olursa olsun hayatını kaybettiği gerçeğini dikkate alarak,  Ermeni kayıplarının en fazla (Ermeni Patrikhanesi rakamları) 383.130, Türklerin kayıplarının ise (Türk/Müslüman nüfus 15.044.846 ) 8 3.008.969 olduğu görülecektir. Göç edenler, tehcire gönderilmeyenler, tehcirden dönenler, nasıl nerede sayılmaktadırlar?  1915 TEHCİRİ ile“SÖZDE” soykırımına tabii tutulan, güya yok edilen 1.500.000 Ermeni’nin, 1916-1917-1918 yıllarında Anadolu’da HAYALETLERİ Mİ Türk halkına MEZALİM uygulamıştır?  Ey Ermeni Diasporası, ey o diasporanın YALANLARINI dilleriyle, elleriyle tutan maşalar, bilmez misiniz ki “İftira dağdan, taştan ağırdır.” 

      Biraz insaf… Biraz vicdan…  Hangi “aydınlık”... Hangi “iyilik”? 

       

 


 

 

[1] Orhan Sakin, 1914 Nüfus İstatistiğine Göre Ermeni Cemaatinin Nüfusu

[2] 1914 Osmanlı Devleti Resmi İstatistiği (Kemal Karpat, Ottoman Population, Wisconsin, 1985).

[3] (Hikmet ÖZDEMİR, Kemal ÇİÇEK, Ömer TURAN, Ramazan ÇALIK, Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeniler: Sürgün ve Göç,  TTK Yayınları, Ankara, 2005, s.49-50)

[4] Turab Gurbanov, Ermenilerin Kafkasya Seferi ya da Zorunlu Misafirlikten Zorunlu Komşuluğa (Newtimes)

[5] Turab Gurbanov, Ermenilerin Kafkasya Seferi ya da Zorunlu Misafirlikten Zorunlu Komşuluğa (Newtimes)

[6]   Hatem Cabbarlı, Rusya’da Ermeni Diasporası: Oluşumu ve Faaliyetleri, makalesinden yararlanılmıştır. 

[7]  TTK Osmanlı Devletinde Ermeni Nüfusu

[8] Orhan Sakin, 1914 Nüfus İstatistiğine Göre Ermeni Cemaatinin Nüfusu

 

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön